çanakkale
104 yıl önce, emperyalist ülkeler,bin yıldır bu toprakları vatan edinmenin bedelini kanı ve canıylaödemiş milletimizi tarihten silmek,vatanımızı işgal etmek, sömürgeleştirmek için,olanca güç ve imkânlarıyla saldırdığı Çanakkale’de, tarihin akışını, dünyanın dengesini değiştirecek ağır bir yenilgi almıştır.
İşgal ve yağma heveslisi devletler, Osmanlı’nın sahip olduğu imkânlarla kıyaslanamayacak kadar fazla silah, teçhizat ve imkâna güvenerek, dışarıdan ikmal yolları Osmanlı tarafından kesilmiş, içeride Bolşevik hareketle başı dertte olan Rusya’ya yardım etmek amacıyla yola çıkmışlardı. Boğazlardan geçip İstanbul’u işgal edecek, oradan da Rusya’ya yardım edeceklerdi.
Silah, para ve teknoloji üstünlüğüne dayanan güçlerine güvenerek, en geç bir iki hafta içinde Çanakkale’yi geçip İstanbul’u işgal edeceklerinin ham hayaliyle müstakbel zaferlerini erkenden kutlamaya bile başlamışlardı.
Sınırsız bir egemenlik hırsıyla vatanımızı işgal, servetlerimizi yağma, medeniyetimizi imha etmeyi amaçlayan emperyalist güçler, önce denizden, sonra karadan saldırdılar ama hiç hesap edemedikleri ve akıl erdiremedikleri imanlı, kararlı ve ölümüne bir direnişle hezimete uğradılar. Bütün askeri stratejileri, matematik hesapları, beşer takat ve tahayyülünü aşan ölümüne ve destansı direnişin kıyameti, emperyalist güçleri, geçmek istedikleri boğazın derin sularına gömmüştür. Çanakkale deniz savaşlarını ve her bir şehidimizin nesillere yenilmez bir ruh aşılayan hatırasını hatırlamak, anlamak bizim için önemli, dost düşman herkes için ibretlik bir zaferdir.
Çanakkale Deniz Zaferi, Kut’ülAmare Zaferi ile birlikte düşünüldüğünde, sadece birinci dünya savaşının değil, Fransa ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin güç ve yerlerini de sarsarak tarihin akışını değiştirmiştir. O zamana kadar süper devletler coğrafyası Avrupa’nın sömürgeciliğe dayalı hâkimiyetinin yıkılışı ve mazlum milletlerin özgürlük mücadeleleri Çanakkale Zaferi ile başlamıştır. Çanakkale Zaferi, istiklal harbimizde bize güven, vatanları işgal edilmiş bütün milletlere ilham ve cesaret vermiştir.
Çanakkale, milletimizin ve ümmetin hayatı pahasına koruduğu asla çiğnenemez, geçilemez değerler hattıdır. Bu değerler yaşatılıp muhafaza edildiği sürece Çanakkale geçilmez. ‘Çanakkale geçilmez’, milletimizin birbirinden ayrı düşünülemez şekilde imanlı, onurlu, hür yaşama yemin, azim ve kararlılığının parolasıdır. Çanakkale’nin geçilmez olması, vatanın işgal edilemeyeceği, milletin dize getirilemeyeceği, imanın yok olmaz, umudun tükenmez, ocakların sönmez, bayrağın düşmez, ezanın dinmez olması demektir. Çanakkale, bütün beşer takatini aşan mücahede ruhudur; inanma yüceliği, istiklal ve özgürlük, değerlerimiz için ölümüne kararlılıktır. Malazgirt’ten 15 Temmuz’a, geçmişten geleceğe tarih boyunca milletimize güven, anlam, önem, umut, ideal ve ufuk kazandıran bu ruhtur. İşte bu sebeple, en modern silahlarıyla İtilaf devletleri, varlıklarıyla bütünleştirdikleri vatanlarını ölümüne savunan bu milletin inanç ve cesareti karşısında çaresiz kalmış, güçlü gelmiş fakat yanlarına sefil bir mağlubiyet alarak geldikleri gibi gitmişlerdir.
Çanakkale, ümmet coğrafyasında, dil, ten veya toprak olarak aidiyeti ne olursa olsun, bütün Müslümanların kardeş olduğunu, imanın vahdetiyle bütünleşen ümmetin emperyalistleri bozguna uğratacağını göstermiştir. Çanakkale, bir milletin en seçkin evlatlarını ve bütün servetini heba etmesi pahasına inanç ve özgürlüğünden asla vazgeçmeyeceğini tarihe ve insanlığa ilan etmiştir. Çanakkale, din, iman, namus, bayrak, istiklal söz konusu olduğunda, vatanımızı işgal, bedenlerimizi esir ve köle etmek üzere hesap yapanlara ne unutulmaz darbe indirileceğinin tarihî kanıtı ve tescilidir. Çanakkale, millet olarak kazanılmış bir vatan, istiklal, benlik ve kimlik adına onurdur.
Denizin kan gölüne, karanın kıyamet sahnesine dönüştüğü Çanakkale Savaşı, değişmeyen amaçlarıyla bugün de devam etmektedir. Emperyalizm, dün olduğu gibi, bugün de siyasi, dinî, ekonomik çıkarları için kanlı, kirli, sinsi saldırılarla Müslümanları ateş ve kan denizinde boğmaya çalışmaktadır. Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, El Aksa’da, Doğu Türkistan’da, Afganistan’da, Arakan’da, Yemen’de, Mısır’da, Somali’de, Bosna-Hersek’te, Kosova’da, Kırım’da, velhasılıkelam, bulundukları her yerde Müslümanlar, emperyalizmin saldırısına, sürgününe, işkencesine, kıyımına, yıkımına, katliamına, soykırımına maruz kalmaktadır. Zaman ayarlı bomba gibi milletin tepesinde patlayan darbeler ve son olarak 15 Temmuz’da hain bir darbeyle başlayan vatanı işgal ve parçalama girişimi, yeni plan ve kurgularıyla emperyalizmin saldırılarından biriydi. 15 Temmuz’da emperyalizmin silahlı, bombalı saldırısına çıplak ellerimiz ve yüreğimizle karşı koymamız, canlı ve diri kalan Çanakkale ruhu sayesinde olmuştur.
Çanakkale’nin geçilmez olduğu, dirilişe dönüşen 15 Temmuz direnişiyle bir kez daha anlaşılmıştır. Asıl anlaşılması gereken ise sürekli yenileyerek canlı tutmanın hayati öneminin yanı sıra, bu ruhu hayatın her alanındaki başarımızla yaşanır kılmaktır. Askerî ve siyasi başarı olan, inanç, azim ve yiğitlikle yazılmış bir destanı, başta eğitim olmak üzere, her alanda ileri giderek taçlandırmalı; ümmete ve insanlığa yeni bir umut olmalıyız.
Memur-Sen olarak, Çanakkale Zaferi’nin 104. yılında, milletinin geleceği için canlarını feda eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Çanakkale’yi unutmayacak, unutturmayacak, Çanakkale ruhunu hep canlı tutacağız.